iznik rehber logo
  • 4999434iznik.jpg İznik Çinileri | Çininin Başkenti İznik
  • 2017703iznik.jpg İznik | Altın Şehir, Din Dünyasına, Bilim Dünyasına Yön Veren Medeniyetler Başkenti
  • 2504445iznik.jpg İznik | İznik Havadan
  • 9504259iznik.jpg İznik 1880 | 1880 İznik Genel Görünümü
  • 0519623iznik.jpg 2012 İznik Genel Görünümü - Foto Uysal | 2012 İznik Genel Görünümü - Foto Uysal
  • 6368726iznik.jpg İznik Sahili | Fotoğraf: Ahmet Demir
  • 4999419iznik.jpg İznik | Hüseyin Fethi Balcı
  • 4999383iznik.jpg İznik | Hüseyin Fethi Balcı
iznik rehber logo
İZNİKREHBER
YAZARLAR
recep-bozkurt.jpg

"28 Kasımlar ve Yüzbaşı Hasan Tahsin ..."
Recep Bozkurt Selda Meriç İsmail Özgören Serdar Aydın Hasan Küçükkoçum Hüseyin Fethi Balcı
HABER ARA

Yıllara Göre Görüntüle
İZNİK HAVA DURUMU
SİTE İSTATİSTİKLERİ
Şu an: .......... 8
Bugün: ......... 22336
Dün: ............ 32037
Toplam: ....... 331705877
IP: ....... 34.229.62.45
TANITIMLAR
BİZİ TAKİP EDİN
HABERLER
Sponsor Alanı
haber ayrıntı üst

İKİ YAŞINDAKİ BİSİKLET SEYYAHI

Tarih: 29 Temmuz 2011

İznik'te yaşayan Soner ve İnci Sarıhan çifti, bisiklet maceralarına, 2 yaşındaki çocuklarını da ortak etti. Tibet Çınar, babasının arkasındaki römorkta, günde 70 kilometre yol yapıyor. Avrupa'da yaptıkları 1300 kilometrede, halinden oldukça da memnun!

Bazı büyükler vardır; yol, onların kaderidir. Bazı çocuklar vardır; yol onların kaderidir. Ve bazen hepsinin yolu kesişir. Tıpkı Sarıhan ailesindeki gibi... Soner ve İnci Sarıhan çifti, Bursa'nın en güzel ilçelerinden İznik'te öğretmen. Ancak onlar için daha öte bir kimlik varsa, o da doğa tutkunluğu. 1994 yılında Konya'da üniversitede tanışan, önce dağcılık ardından bisiklete merak salan genç çift, bugün bu tutkularına 2 yaşındaki oğulları Tibet Çınar'ı da ortak etmiş durumda. Minik Tibet, dedelerinin dilaltı hapı kullanacak kadar korkması nedeniyle, ailesiyle çıkacağı bisiklet yolculuğu için 2 yaşını beklemek zorunda kalmış! Anne ve babasının, Türkiye'den bulamadıkları için Frankfurt'tan aldıkları bisiklet römorkuyla, daha bebek yaşta, kilometreler kat ediyor.

2 Temmuz'da, Frankfurt'tan çıktıkları yolculuğun daha ilk gününde, Tibetlilerle karşılaşmalarını bir 'tevafuk' olarak nitelendiriyor, ailenin babası: "Oğlumun adını Tibet kadar yüksek ve uzun ömürlü olsun, Çınar gibi köklü olsun diye Tibet Çınar koyduk. Yolculuğun daha ilk gününde, birinci kilometremizde Tibet bayraklı insanları gördük. Tibet'in özgürlüğü için eylem yapıyorlardı. Onlar da oğlumuzun adının Tibet olduğuna inanmadılar. Tibet'e kaşkol hediye ettiler. Küçük bayraklarından verdiler. Çok yaşlı bir Tibetli 'Dualarımız sizinle' diyerek, duasını esirgemedi bizden..."

Ren Nehri'nin tersine pedal basarak, İsviçre'nin Basel kentine ulaşan Sarıhan'lar, buradan da Ren Nehri'ni takip ederek Konstanz Gölü'ne ulaşmayı başardı! Konstanz Gölü'nden sonra Tuna Nehri'nin doğduğu yere vardıklarını anlatan Soner Sarıhan'ın, "Tuna, burada akmayan, 15-20 metre genişliğinde bir çay. İlerledikçe genişliyor. İnsan da öyle değil mi? Yaşadıkça büyüyen?" sözleri, gördüklerine nasıl bir derinlikle baktığının ifadesi... 23 günlük yolculukları boyunca, 10 kez çadır kuran, onun dışında otellerde kalmayı yeğleyen Sarıhan ailesi şu satırların yazıldığı anda, Münih yakınlarında Ingostat'ta soluklanıyor. Daha sonra, Budapeşte'ye kadar Tuna'yı takip edecek genç aile, buradan gerisin geriye uzanıp Viyana'ya varmayı hedefliyor. Sonrasında ise Kafka'nın şehri Prag... Sarıhan'ların son durağıysa Berlin olacak. Bisikletlerini burada ablasına bırakacak olan Sarıhan'lar uçakla ülkelerine geri dönecek.

2 yaşında çocuğunuzla, Avrupa'da ailece bisiklet turuna çıkmanın, sizin lügatinizdeki karşılığı 'çılgınlık' olabilir. Ama Sarıhan ailesi, bunun aksini kanıtlarcasına epey deneyimli! 2005'ten beri bisikletle geziyorlar. Aynı yıl Denizli, Muğla ve Antalya rotasını izlediler. 2006'da ise direksiyonu kuzeye kıdrarak, Büyük Karadeniz yolculuğuna çıktılar. Samsun'dan Rize'ye kadar yoldaki bütün şeritleri yuttular! Onların hayaline vites attıran da aslında bu yolculuk oldu: "Çin'e giden Hollandalı bir çiftle tanıştık. 'Biz eve dönüyoruz, onlar hâlâ yolda...' diye düşündük. 'Biz de daha uzunlarını yapabiliriz' dedik. Antalya turu 10 gündü. Halbuki yıllarca yolculuk yapan insanlar var. İnternetten araştırınca, dünya turuna çıkan çok sayıda insanın olduğunu gördük. Onlar istifa ediyorlar, birikimleriyle çıkıyorlardı. Bizimse böyle bir şansımız yoktu." Olsundu... 2007'nin rotası için artık daha cesur olabilirlerdi. Bu sefer doğuya yöneldiler, Doğu Beyazıt'a... Oradan, İran, Pakistan ve Hindistan... Agra'da mutlu son... Takvimler 2008 yazını gösterdiğinde ise öncekinin aksi istikamete, batıya sürdüler bisikletlerini... Berlin, Hamburg, Amsterdam, Brüksel ve Paris... 2500 kilometreden fazla yol yaptılar...

Soner ve İnci Sarıhan çiftinin çocuklarıyla bu, ilk uzun yol deneyimi... Birçokları Tibet Çınar bebeğin sıkıldığını düşünedursun, "Biz çok eğleniyoruz." diyor babası. Bebekleri için bisikletlerine Almanya'da özel bir römork yaptıran çift; güzel havalarda ve öğle uykusunda da bisikletlerindeki bebek koltuğuna aktarıyorlar, onu. Bağlantısı esnek bir römorkları var; zira bisiklet düştüğünde bile römork düşmüyor bu durumda. Böyle olunca, bisiklete sürekli çarpıp geri dönen bir bebek römorku düşünün! Tibet Çınar için epey eğlenceli olsa gerek! Günde 70 kilometre yol giden ve bu gezilerinde şu ana dek 1300 kilometre yol yapan aile için, yokuşların zorluğunu düşünmek bile istemiyor insan! İşte bu nedenle, ağır olan ne varsa atmışlar bagajlarından: "2007'de bisikletim 42 kilogram ağırlıktaydı ve çok zorlanıyordum. 2008'de bütün lükslerimizden vazgeçtik. Şimdi diş fırçamızın sapını kesip, oradan yaptığımız 50 gramlık tasarrufu düşünüyoruz!"

Türkiye'de doğayla çatışmaya alışmışız

Tibet Çınar'ın yaşına bakmayın! O, daha küçükken kamplarda kaldığından, dışarıda kalmaya alışkın. Ancak, tulumda uyumaya bir türlü alışamamış. Bir tırtıl gibi çıkmaya çalışıyor, sürekli. Çadırcılar bilir; her sabah uyandığınızda şiş gözlerinizle küçülür dünya! Onlar, bu garipsi hallerine, ailece gülüyorlar! Yün bir içliği, kışlık bir tulumu olsa da; yağmurda ıslanması ve açıkta yolculuk etmesini Tibet Çınar da kanıksamış zamanla, ebeveynleri gibi... "Biz Türkiye'de doğayla çatışmaya alışmışız. Yağmur yağsa, 'Ne kadar kötü bir gün' deriz. Bunları bilinçaltına çocukluktan yerleştiriyoruz' diyen Soner Sarıhan; çocuğunun bu yaşadıklarının da aynı yerde saklanacağından emin! Her yol, bir okul olsa gerek! Keza, öğrencisi iki yaşında bir bebek de olsa fark etmiyor: "Bir sürü yeni yer görüyor, her gün başka yerde uyanıyor, bir sürü insanlarla tanışıyor. Almanca bazı kelimeleri öğrendi ve bize kullanıyor." Tibet Çınar'ın römorku, kapalı ve su almıyor. Güneşliği bile UV filtreli! Sağında ve solunda uyku tulumlarıyla yolculuk etse de, ayakları özgür! Emniyet kemeri ve kaskı var. Üstelik çok seviyor onları. Babasıyla özel bir iletişim bile kurmuş, kaskı üzerinden... Kaska iki kez vurduğunda, babası anlıyor ki: gitme zamanı geldi. Yanında bir arkadaşı da var: Knut. Evet, geçtiğimiz günlerde Berlin Hayvanat Bahçesi'nde hayata gözlerini yumarak hepimizi üzen sevimli kutup ayısının adaşı ve minyatürü. Son durağın Berlin olmasının, bu yüzden özel bir anlamı var. Zira, Berlin Hayvanat Bahçesi'ne giderek, Knut'u anacaklar.

"Yolun ritmini duyuyorum"

Bunca deneyimi, öğretmenlerinden dinlemeleri öğrencileri için fantastik bir şey olsa gerek! Öğrencilerinin beklentilerinin de bu yönde yoğunlaştığını ifade eden Soner Sarıhan, "Öğrencilerimiz daha çok yaşadığımız heyecanları merak ediyor. Korkuyla ilgili büyük olaylar bekliyor. O kadar büyük olaylar olmuyor. Çok sakin geçiyor." diyor. Yolun yaşattığı o sükûn halinin kendince anlattığı bir dil var ve Sarıhan'lar o dilin farkına varmayı başaranlardan: "Yolculuk anında tek başına kalıyorsun bazen. Yol boyu bir sürü şey konuşursun; ama aslında yalnızsın. Böyle bir terapik yanı var. Bütün öğretilerde ritimle alakalı bir şeyler vardır. Tesbih çekmekte de vardır, bu. Bisiklette de o ritim duygusunu çok yaşarsınız, her bir pedalda. Milyonlarca pedal birleştiğinde bir yol gitmiş oluyorsunuz. Herkes çok yorulduğumuzu düşünüyor. Bendeyse 2 aylık seyahatten sonra büyük bir dinlenceye dönüşüyor, sonrası."

Ağaç yaşken eğilir... Üstelik, onu ne kadar düzeltmeye çalışırsanız çalışın...! Soner Sarıhan da daha 14 yaşında, Ceyhan'dan Yumurtalık'a kadar 80 kilometre pedal basmış, ilk macerasında. "Bu nedenle, babam beni cezalandırmak için bisikletimi sattı. Uzak yerlere gitmeyeyim diye... Halbuki babam polisti ve karakola bisikletle gidip geliyordu." Ona küçükken kızan babası, şimdilerde "Yüklerinizi ben taşıyayım, motorla size katılayım." diyor. Geçmişte oğlu için duyduğu endişeyi, şimdi torunu için duyuyor!


Kaynak: Fatih Vural zaman.com.tr

Bu haber 3177 kez görüntülendi.

HABER FOTOĞRAFLARI

1951517iznikrehber1.jpg 1951517iznikrehber2.jpg
TANITIMLAR
Mehmet Eren 5923426sahin.gif 5923765mavicini.gif 11462062294626temelcopy.gif Çokran 2298993tetik.gif Çetin Telekom
iznik rehber logo
Hüseyin Fethi Balcı İZNİK / BURSA
Tel: +90 531 868 0400